First Love - Utada Hikaru.mp3 dinlemek için play deyin.

23 Şubat 2012 Perşembe

MANGA SEMİNERİ

Japonya İstanbul Başkonsolosluğu Kültür ve Enformasyon Bölümü'nün düzenlediği,''Japon Mangasının gelişmesi,'' ''Manga Yazarı olabilmek için atılması gereken adımlar'' ve benzer konuların görsel malzemelerle desteklenerek işleneceği Seminere giriş serbest.

Japonya'da 10 milyonu aşkın baskı sayısı ve 30-40 milyon takipçisi olan Mangalara dünyanın çeşitli yerlerinde de sıkı takipçileri var.

DOÇ. ATSUSHİ HOSOGOYA
MANGA SEMİNERİ   

İSTANBUL

28 Şubat 2012 Saat 19.00 Eski Japonya Konsolosluk Binası,  İnönü Caddesi No.16 Gümüşsuyu Taksim

29 Şubat 2012 Saat 14.00 Kadir Has Üniversitesi, Cibali Kampüsü, D Blok Sinema A Salonu

İZMİR

02 MART 2012 Saat 19.00 DESEM Mavi Salonu, Cumhuriyet Bulvarı No. 144 Alsancak

İyi İzlemeler.

TOKYO ÜNİVERSİTESİ: REFORM MU? YASAK SAVMAK MI?

Tokyo Üniversitesi* (Tokyo Daigaku, kısaltılmış olarak TODAİ denir), Ocak ayı başında, öğrenim yılının başlangıcını uluslararası eğitim programlarına paralel olarak ilk bahardan(Nisan başından) sonbahara değiştireceğini duyurdu.

Karar akademik çevrelerde değişik yorum ve tartışmalara yol açtı.

TODAİ'ın  bu kararının uygulanması Japon toplumunda geniş ve değişik sorunlar ve sonuçlar doğuracak gibi görünüyor.

Doğacak sorunlardan biri şirketlerin eleman alma politikasını etkileyecek. Kurumsal Şirketlerin  yeni elemanları Nisan başında işe başlar. Bu dönemsellik değişmek zorunda olacak.

Benzeri bir dönemsellik, pek çok ulusal sınavın Şubat ayında yapılıyor olması. Bu sınavlar arasında tıbbi yeterlilik (sertifika) sınavları  da var. 

Hükumet ve iş çevreleri  kararı genel olarak olumlu karşıladılar. Çok sayıda kamu görevlisi de Tokyo Üniversitesinin kararını ülke genelinde uygulanmasından yana görüş bildiriyor.

Bazı akademisyenler, ders yılının sonbaharda başlamasının ülke gençliğinin gözündeki globalleşme önceliğine uygun olduğu noktasında birleşiyorlar.

Üniversitenin bu kararının hükumetin de desteğini aldığı anlaşılıyor. Hükumet tüm idari kademelerde konunun ayrıntılı olarak ele alınması gerektiğini vurguluyor.

KEİDANREN, ülkenin önde gelen büyük sermaye lobisi, (TÜSİAD gibi), işe girişlerin sonbahara kaydırılmasına yönelik çalışmalar  ve hazırlıklar yapılmasını öneriyor. KEİDANREN, nisan yerine sonbaharda üniversiteye başlayacak lise mezunlarının altı ay boş kalmamaları için proje üretilmesi gerektiği görüşünde.

TODAİ planının iki amacı var: Global rekabeti arttırmak ve üniversiteyi yabancı öğrencilere çekici kılmak. Üniversite 2020 yılında yabancı lisans öğrencisi sayısını yüzde 12 ye çıkarmayı öngörüyor (bu oran 2011 ders yılında yüzde 1.9, Harward'da 2009 da yüzde 12, Seul Üniversitesinde 2010 da yüzde 6).

Bazı uzmanlar, ders yılının sonbahara kaydırılmasının bu amaçların gerçekleşmesi için yetersiz olduğunu, öğrencilerin ve tutucu öğretim üyelerinin düşünce tarzlarının da değişmesi gerektiğini vurguluyorlar. Yabancı öğrencilere çekici gelecek seçenekler sunulması gerektiğini belirtiyorlar. Bu seçeneklerden birinin İngilizce eğitim olması da önerilerden biri.

Bazı değerlendirmelerde, TODAİ'ın  Japonya'da tartışmasız birinci olduğu ama uluslararası rekabette iyice geride kaldığı iddia ediliyor.

TODAİ yabancı öğretim üyeleri sayısında da çok fakir: Yalnız 88 kişi, oranı yüzde 2.3(2011) Bu oran Oxford'da yüzde 20, MIIT'de yüzde 14 (2008 de).**

TODAİ, bu sonbaharda tüm derslerin İngilizce olacağı bir program başlatıyor. Bu programa alınacak öğrenci sayısı-toplam öğrenci üç bin iken- yalnız bir kaç düzineyle sınırlı olacak. 

2011 Mayısında TODAİ panelinde belirtildiği üzere, Japonya nüfusunun yaşlanması, doğum oranının düşmesi gibi nedenlerle yüksek öğretimdeki kriz derinleşiyor. 2011 ders yılında, 572 özel üniversitenin yüzde 39 u  minimum kayıt kotasını dolduramamış.

Alınan bilgilere göre Nisan ayında TODAİ dışında Tokyo Keio ve Kyoto Üniversiteleri  dahil on bir üniversite ile bazı iş çevreleri konuyu tartışacaklar. 81 kamu üniversitesinin yaklaşık yarısı da tartışmaya katılmaya sıcak bakıyor. TODAİ mezunlarının önü sadece kamuda değil özel sektörün büyük gruplarında da fazlasıyla açık. Ayrıca 10 özel üniversite konuyu gündemlerine almış.

(*) Tokyo Üniversitesi, 1877 de kurulmuş. 1886 da adı, Tokyo İmparatorluk Üniversitesi olarak değiştirilmiş. 10 fakültesi ile, 500 dolayında profesör kadrosu var.

TODAİ da öğrenim görebilmek için giriş sınavını başarmak gerekiyor. Mezun olanlara özellikle Hukuk Fakültesi mezunlarına, siyaset, bakanlık(hatta başbakanlık), parlamenterlik, tüm bakanlıklarda yüksek bürokratlık, yargı mekanizmasına girmek gibi yollar sonuna kadar açık. Bildiğim kadarıyla her hangi bir yüksek öğretim kurumunun bu denli dominant olduğu başka bir örnek yoktur.

(**) Mukayese amacıyla verilen bazı oranlar, 2011 Mayıs ayındaki TODAİ Panelinden alınmıştır.

18 Şubat 2012 Cumartesi

Tokyo Dinazor Köprüsü açıldı

İnşaatı on yıl süren Tokyo Gate Köprüsü 12 Şubat’ta hizmete girdi.

İki dinozorun karşılaşmasını andıran köprü (bu nedenle halk şimdiden Dinozor köprüsü diye adlandırıyor) 2618 metre uzunluğunda.

Tokyo’da doğu-batı yönündeki kent içi TIR trafiğini rahatlatmak amacıyla konteyner terminalinin bulunduğu yapay adaya bağlanıyor. Köprüden günde 32 bin tırın geçmesi bekleniyor.

Tokyo’nun 2016 olimpiyatlarına adaylığı sürecinde ortaya atılan köprü fikri her ne kadar Tokyo, Olimpiyatlara ev sahipliğine seçilmese de proje gerçekleşmiş. Tahmini bedelin 140 milyar yen olacağı hesaplanmış olmasına rağmen köprü 113 milyar yen olarak gerçekleşmiş; uzmanlar gelişen inşaat tekniklerinin maliyeti düşürdüğü kanısında.

Uzmanlar ayrıca köprünün Haneda Havaalanı’na yakın olması nedeniyle asma köprü olarak tasarlanmadığını belirtiyor.

Bu yazı 17.02.2012 tarihinde www.turizmhabercisi.com 'da yayınlanmıştır.

OKİNAWA'DAKİ AMERİKAN ÜSLERİNİN TAŞINMASI NE DURUMDA?

İkinci Dünya Savaşının en kanlı çatışmalarının yaşandığı Okinawa Adası, savaş sonrasında ABD'ye bırakıldı. Uzun diplomatik pazarlıkların sonunda 1972 de Japonya'ya iade edildi.(*)


Adadaki ABD askeri üsleri günümüzde de varlığını sürdürüyor. Okinawalılar, şüphesiz savaşı unutmuyorlar. Bunun yanısıra, işgalden beri Okinawa'daki ABD askerlerinin ve sivil görevlilerinin  işledikleri cinayet, yaralama, tecavüz, gasp vb suçlar Adalıları tedirgin etmeye devam ediyor. Doksanlı yıllardan başlayarak iki binli yıllarda artarak devam eden ABD karşıtı gösterilerin de  etkisiyle 2006'da taraflar arasında anlaşma imzalandı. Anlaşma 2010 dan başlayarak Okinawa'daki üslerden sekiz bin deniz piyadesinin Guam'a(**) taşınmasını öngörüyordu.

Bu taşınma işi, Guam Adasında  bir çok çevre sorunu - su yetersizliği, kanalizasyon atıklarının okyanusu kirleteceği, nüfus patlaması olacağı - vb nedenlerle ertelendi. ABD kaynakları, henüz başlamayan taşınma sürecinin 2020 yılına kadar devam edebileceğini tahmin ediyorlar.

Bu arada, Adada bulunan Futenma Hava Üssünün, Ginowan bölgesinden daha az nüfusun olduğu Naga'ya taşınması da söz konusu.

Daha aktüel bir sorun ise, bin beş yüz deniz piyadesinin, Okinawa'dan Yamaguchi ilindeki İwakuni Hava Üssüne transferi sorunu. ABD yetkilileri bu taşınmanın finansmanını Japonların yapmasını istiyorlar. Japon yetkililer öneriyi kabul etmiyorlar.

Yamaguchi yerel yöneticileri ile bölge sakinleri deniz piyadelerinin bölgeye taşınmalarına karşı çıkıyorlar. Yamaguchi Valisi, deniz piyadelerinin İwakuni Hava Üssüne taşınması durumunda merkezi yönetimin denizci ve aileleri için üssün bitişiğinde toprak satın alması gerektiğini vurguluyor.

Dış İşleri Bakanlığı yetkilileri, İwakuni'ye taşınmanın finansmanının kabul edilmeyeceğini belirtiyorlar. Tarafların Nisan ayında ikili görüşmelere başlayacakları da öngörülüyor. 

(*)Okinawa'da yüz bin dolayında Japon öldü. Yaralı sayısının kaydına rastlamadım. Amerikalı ölü sayısı on üç bin, yaralı sayısı otuz yedi bin civarında.

(**) Guam, Pasifik(Büyük) Okyanus'da ABD'ye bağlı özerk bir adalar topluluğu. 542 km2. Nüfusu 178 bin. Guam'da Pasifik Okyanusundaki en önemli ABD üsleri bulunuyor.

Guam, bizim kamuoyuna da yabancı değil: 1991 Körfez Savaşı sonrası, ABD Irak'dan çekilirken, savaş sırasında kendileriyle işbirliği yapan Iraklı  Kürtlerin bazılarını (dört-beş bin kadar, ve özellikle eğitimlilerini) kurtarıp Guam'a götürmüşlerdi. Bunlar, 'Guam-merge' diye isimlendirilmişlerdi.

8 Şubat 2012 Çarşamba

JAPONYA'DA SEVGİLİLER GÜNÜ ve KADINLAR

Yüzyıllarca her türlü dış etkiye kapalı ve içe dönük Japonya, 19. yüzyılın ikinci yarısında demir perdelerini kaldırmak zorundakaldıktan sonra hızla reform ve batılılaşma sürecine girdi. Her ne kadar ekonomi, siyaset, bilim, teknoloji vb. gibi alanlarda büyük değişimler olduysa da toplumsal yapılanma, geleneksel yaşam gibi konularda mevcut durumun değişmemesi, muhafaza edilmesi büyük ölcüdebaşarıldı. Binlerce yıllık yaşam tarzı giderek çözülse de 21 yy. da bile eskinin devamını, bir yabancı bile gözlemleyebilir.

İkinci Dünya savaşının trajik bir biçimde yitirilmesinden sonra Amerikan işgali, sonraki dönemde Kore Savaşı sırasında Japonya'nın müttefiklerin lojistik üssü olması nedeniyle yapılan harcamalar, Japonya'nın savaş sonrası yeniden yapılanmasını hızlandırdı. Öte yandan pek çok batılı değer yargısı, yaşam biçimleri, etik ilkeler kısmen olduğu gibi kısmen de adapte edilerek Japonların toplumsal yaşamının vazgeçilmez parçası oldu. Misyonerlerin tüm çabalarına karşın Hristiyanların oranı yüzde biri geçmemesine rağmen, son yıllarda kilisede evlenme töreni yapanlarin oranı yüzde otuz dolayına ulaştı (Evlenmeyle ilgili yeni trendler ile geleneksel törenler birarada da uygulanmaktadır. Bu ayrı bir yazı konusudur).

Aziz Valentin gününde, önceleri, Kobe'de Morozoff isimli bir pastahane, 1936 yılından başlayarak kadınlara kalplerinden bir parçalarını sevdikleri adamlara çikolata olarak vermelerini öneren bir kampanya başlattı. Kobe'deki bu ticari kampanya olumsuz sonuçlar vermedi değil, ama  İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında unutuldu. Tekrar gündeme gelmesi özellikle 1958'de Tokyo'daki başka bir pastahanenin kampanyaya destek vermesiyle oldu ve giderek daha  popüler bir hale geldi. Seksenli yıllardan başlayarak Sevgililer Günü özellikle Japon kadınları için bir kabus oldu. 14 Subat, Sevgililer Günü değil de tüm kadınların erkeklere çikolata verdiği gün oldu.Nasıl mı? Noel ve yılbaşından başlayarak tüm vitrinlere 14 Şubat Aziz Valentin Günü afişleri asılır. Tüm büyük mağazalarda (bir pasta, tatlı köşeleri mutlaka vardir), pastahanelerde, dükkanlarda hangi cicili bicili paketlerde hangi çikolataların satıldığı belirtilir, bu günün unutulmaması gerektiği de çekici ve rengarenk sloganlarla tekrarlanır.

Yılbaşından başlayarak, özellikle çalışan kadınlar ve bekar genç kızlar harıl harıl çikolata verecekleri erkeklerin listelerini yapmaya başlarlar. Önce kocadan, yoksa nişanlı ya da sevgili, sevgili de yoksa yakın bir erkek arkadaştan başlanır, onu çalıştığı şirketin müdürü, müdür yardımcısı, şefi (erkek olanlar) izler. Bu arada amca, dayı, enişte gibi erkek akrabaların ihmal edilmediği durumlar da olabilmektedir. Listeler yapıldıktan sonra, kime hangi çikolatanın nereden alınacağı da planlanır. Alışverişler 14 Şubat'tan önce tamamlanır. Ama bir de bakarsınız 14 Şubat sabahı, büyük mağazaların, süper marketlerin, pastahane ve şekerleme dükkanlarının, hatta metro ve tren istasyonlarındaki büfelerin ya da reyonların önünde kuyruk olmuş kadınlar var. Mesai saati başlamıştır. Bu kadınlarsa ya alışverişi son güne bırakmışlardır ya da unutmuş oldukları bir-iki erkeği o sabah anımsamışlardır. Çikolata  alışverişini sonlandırmaktadırlar.

İş yerlerinde çikolataların dağıtımı yapılır. O gün iş yerlerinde çalışma verimi düşer! Varsın düşsün. Varsın insanlar yılda bir gün daha az çalışsın. Tabii çalışan kadınlar bu tarihten önceki ve sonraki bir iki hafta gerek şirkette gerekse şirket dışında çikolata sohbetleri yapmayı da ihmal etmezler.
Şirket dışındaki dağıtım sırasında hiç beklemediği güzel bir genç kızdan çikolata alan erkeklerin de yüreklerine bir sıcaklık, kafalarına soru işareti de düşebilir.

Japon ticari zekası, Aziz Valentin gününde de kadınların ezildiğini gördüğü için, onları korumak amacıyla Beyaz Gün'ü (White Day) icat etmiştir: 14 Mart White Day(Japonlar bunu İngilizce olarak kullanıyorlar). Bu intikam gününde bu kez erkekler kadınlara şekerleme vereceklerdir. Yaklaşık 1975'ten bu yana bu ticari kampanya sürdürülmektedir. Ama Japon erkeği kuru gürültüye pabuç bırakmadığı için Beyaz Gün'den pek hoşlanmamaktadır. Ne denli promosyon yapılırsa yapılsın Beyaz Gün hala sönük geçmektedir.

Söylendiğine göre Aziz Valentin Günü harcamaları, çalışan kadınların aylık gelirlerinin yaklaşık üçte birine ulaştığı halde, Beyaz Gün hala erkeklerin aylık gelirlerinin yüzde birini bile bulmamaktadır.

(*) Bu yazı, ilk kez 7 Şubat 2007'de www.turizmhabercisi.com da yayınlanmıştır.

Tokyo Turnuvasının Estonyalı Baruto Kazandı

2012 yılının ilk turnuvası Tokyo'da yapıldı. Turnuvayı Estonyalı Baruto ilk kez kazandı.

Hakuho ve Harumafuji gibi favori Moğol Sumocuların önünde bitiren Baruto, turnuva kazanan 9. yabancı ve ilk Avrupalı sumocu.

Baruto, ilk bahar turnuvasını da kazanırsa yokozuna,yani büyük şampiyon  ünvanına kavuşur.